Kurban Bayramı’na iki gün kaldı. Vatandaşlar şimdiden bayramın nezih havasını hissetmeye başladılar. Osmangazi Din Görevlileri Derneği Başkan Vekili Muhammet Lütfi Taşçı, Kurban Bayramı’na dair açıklamalarda bulundu.

Gülsüm YILDIRIM - Herkes Duysun / BURSA (İGFA) -  Kurban Bayramı’nın Müslümanlar açısından önemine değinen Osmangazi Din Görevlileri Derneği Başkan Vekili Muhammet Lütfi Taşçı, “Ben Müslümanım diyen, İslam’ı kabul eden her insan Allah’a imanla kulluk, Kur’an-ı Kerim’e tâbi olma, Hz. Peygamber’i örnek alma konularında ciddi bir samimiyet sınavına tâbi tutulur. Biz Müslümanlar dünyada ciddi bir imtihandayız. Bu imtihanda ihlâs ve samimiyet oldukça önemlidir. Çünkü bunlar dinin özüdür, bütün ibadetlerin her türlü gösterişten, çıkar kaygılarından arındırılıp sadece Allah için yapılmasıdır. Halis ameller riya ve gösteriş arzusu ile yapılarak kirletilir. Kirletildiğinde ise anlamını kaybeder.  Bu nedenle kurban ibadetimiz dahil, cümle ibadetimizi, ihlas ve samimiyet içerisinde yerine getirmeliyiz. Cenabı Hakk, Kevser suresinde ‘Şüphesiz biz sana bitmez tükenmez nimetler verdik. Sen de Rabb’in için namaz kıl ve kurban kes.’ buyurmuştur. Peygamber Efendimiz, Kurban Bayramı günü ashabına, ‘Bugün ilk işimiz bayram namazı kılmak sonra da kurban kesmektir.’ diye seslenmiştir. Bu davranışı sergileyenler sünnete uygun davranmış olurlar.” dedi.

“KURBAN BAYRAMI İSLAM KARDEŞLİĞİDİR”

Kurban Bayramı’nın Allah’ın varlığı ve birliğine, Hz. Muhammed Mustafa’nın peygamberliğine inananların bayramı olduğunu belirten Taşçı, “Bu bir Müslüman için baş tâcıdır. Müslümanların dışında kimse bu bayramın anlamını ve önemini idrak edemez. Kurban Bayramı öyle bir gündür ki; iman kardeşliğinin tekbirler, tebrikler ve tebessümlerle hayat bulduğu zamandır. Bu kardeşlik, İslam kardeşliğidir.  Kurban Bayramını da, kardeşliğimizin tesisine vesile kılmalıyız. Kurban Bayramı, bizleri Rabb’imize yaklaştıran, birbirimize kaynaştıran, insanlığı tevhitle buluşturan muazzam bir ibadet günüdür. Kurban Bayramının olduğu gün, kurbanlarımızla Hz. İbrahim’in sadakatini, Hz. İsmail’in teslimiyetini örnek aldığımız gündür. Kurban Bayramı Hz. İbrahim’in sadakati, Hz. İsmail’in teslimiyetidir…” diye konuştu.

“KURBANLIK HAYVAN USULÜNE UYGUN KESİLMELİDİR”

Dünyanın hengamesi içerisinde yorulan, yıpranan, paslanan gönüllerin bayram sevinciyle huzura eriştiğini ifade eden Taşçı, bayramdaki tebriklerin insanların hayatlarına anlam kattığını belirtti.

Kurban kesmenin hükmünün ne olduğu konusunda da açıklamalarda bulunan Osmangazi Din Görevlileri Derneği Başkan Vekili Lütfi Taşçı, “Altını çizerek söylüyorum kurban, ibadet niyetiyle kurban kesme günlerinde belirli şartları taşıyan bir hayvanı Allah rızası için usulüne uygun bir şekilde kesmektir. Kurban, İmam-ı Azam Ebu Hanife Hazretleri’ne göre vaciptir. Delili, Kevser Suresi’ndeki ‘Rabbin için namaz kıl ve kurban kes’ ayetidir. İkinci delil ise Peygamber Efendimiz’in şu Hadis-i Şerif’idir: Hali vakti yerinde olup da kurban kesmeyen kimse namazgâhımıza yaklaşmasın. Bu Hadis de İmam-ı Azam Hazretleri tarafından delil olarak değerlendirilmiştir.” ifadelerini kullandı.

“KURBAN KESMEK MÜKELLEFİNE VACİPTİR”

Bursa Osmangazi Din Görevlileri Derneği Başkan Vekili Lütfi Taşçı, kimlerin kurban kesmekle mükellef olduğu hususunda da bilgilendirmelerde bulundu:

“Kurbanın bir kimseye vacip olması için şu hasletler o kimsede olmalıdır" diyen Taşçı, "Müslüman olmak, ergen yani akıl baliğ olmak, hür olmak, nisap miktarı mala veya paraya sahip olmak. Nisap, dinen zenginlik ölçüsüdür. Biz kurban nisabını ele alalım. Kurban nisabı, kişinin temel ihtiyaçlarından; yani kişinin evi, bineği, oturacak eşyası, kendisinin ve geçindirmekle mükellef olduğu kişilerin bir yıllık nafakasının dışındaki 80 gramın üzerindeki altın veya buna denk paradır. Bunlara sahip olan kişi dinen nisap miktarı mala sahiptir ve zengindir. Dolayısıyla kurban kesmek bu kimseye vaciptir" diye konuştu.

HER HAYVAN KURBANLIK OLAMAZ

Hangi hayvanların kurbanlık olarak alınabileceği hususunda da açıklamalarda bulunan Lütfi Taşçı, “Koyun, keçi, sığır, manda ve deveden kurban olur. Bunlardan devenin beş yaşını, sığır veya mandanın iki yaşını, koyun veya keçinin de bir yaşını doldurmuş olmaları gerekir.” ifadelerini kullandı ve kurbanlık hayvanların kurban olmasına engel hususları da şu şekilde belirtti:

“İki veya bir gözü kör olan, kemiklerinde ilik kalmayacak şekilde zayıflamış olan, kesim yerine gidemeyecek kadar topal olan, kulağının veya kuyruğunun üçte birinden fazlası kopmuş olan, dişlerinin yarısından fazlası dökülmüş olan, doğuştan kulağı bulunmayan, memesinin ucu kesilmiş olan, koyun ve keçide bir sığırda ise memelerinin ikisi de kurumuş olan, boynuzlarından biri veya ikisi de kökünden kırılmış olan, ilaçla sütü kesilmiş olan, burnu kesilmiş olan, dilinin çoğu kesilmiş olan, ölüm derecesinde hasta olan hayvanlar kurban edilemezler. Bu hayvanlardan kurban olmaz.”

“KURBAN KESİMİNE ‘BESMELE’ İLE BAŞLANMALIDIR”

Kurban kesim yerlerinde dikkat edilmesi gerekenler üzerine de konuşan Taşçı, “Kurbanlık hayvan, kesim yerine incitilmeden götürülmeli. Kıbleye doğru, sol tarafı üzerine yatırılmalı.” dedi. Taşçı, “Kurbanı kesecek kişi hayvanı yere yatırarak, Kur’an-ı Kerim’den ‘benim namazım, kurbanım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm alemlerin Rabb’i olan Allah içindir’ ayetini okur. En önemlisi ise kurbanı kesecek olan kişinin besmele çekmesi gerektiğidir. Kurbanı kesen kişi asla hayvana eziyet etmemelidir. Eğer kesim esnasında besmeleyi ‘kasten’ terk ederse o kurbanın eti yenmez"