Sağlıklı düşünce ile zorlayıcı düşünce arasındaki fakın iyi bilinmesi gerektiğini söyleyen Çetin, “İnsanın zihninden gün içinde çok fazla düşünce geçiyor. O düşüncelerden bazılarını sağlıklı olarak klasmanlayabiliriz.” dedi.

Gelecek kaygısının ortamdan uzaklaşma hali gibi olduğunu belirten Çetin, “Sanki bir süre sonra bu düşünceler çok arttığında kişi sosyal hayata da adapte olamıyormuş gibi görünüyor. Dışarıdan da böyle görünüyor. Belki ilk zamanlarda dışarıdan çok fark edilmeyebilir ama uzun vadede kişinin sosyal hayatını da elinden alıyor.” ifadelerini kullandı.

“HAYATIN DAHA TAM OTURMADIĞI YAŞLAR BİRAZ DAHA GELECEK KAYGISININ FAZLA OLDUĞU YAŞLAR”

Gelecek kaygısı tanısı için psikososyal bazı teorilerin var olduğunu vurgulayan Çetin, “Onlara göre tabii, hayatın daha tam oturmadığı yaşlar biraz daha gelecek kaygısının fazla olduğu yaşlar oluyor. İnanın bunu yaş ortalamasıyla sınırlamak da çok mümkün değil. Üniversiteden mezun olup da kendi ile ilgili güvenlik algısı çok yerinde olan, kendine değer ve birisinin hangi yaşta olduğu da çok önemli değil. Onu kişinin kendi ile ilgili algısına bağlanmak lazım yaştan ziyade bence. Kişinin kendini tanımlaması ile alakalı” dedi.