Depremin yaralarını sarmak uzun bir süreç gerektirirken, bu süreçte yaşanan kayıpların derin izleri silinmez. [Baba İsmi], yaşadığı acıya rağmen her ay, çocuklarının ve eşinin mezarına özenle seçtiği hediyelerle gidiyor. 1 yıldır devam eden bu dokunaklı geleneği, kaybettiği sevdiklerine olan özel bir bağlılık olarak tanımlıyor.

Baba, mezar ziyaretlerinde çocuklarının en sevdiği oyuncakları, kitapları ve renkli çiçekleri mezar taşlarına bırakarak anılarına olan sevgi ve özlemini dile getiriyor. Bu anlamlı ziyaretler, hem kaybın derin üzüntüsüyle başa çıkma çabasının bir parçası hem de sevdiklerini unutmamanın bir göstergesi olarak öne çıkıyor.

Ailesini kaybetmiş olmanın zorluğunu yaşayan [Baba İsmi], çocuklarının mezarlarına yaptığı ziyaretlerle onların yaşamış oldukları kısa ama değerli hayatlarına saygı gösteriyor. Bu süreçte, baba, sevdiklerini anarken aynı zamanda bu acıyla başa çıkma yolculuğunda bir nebze olsun huzur buluyor.

Bu dokunaklı hikaye, depremin yarattığı acıların, hayatta kalanların ruhunda bıraktığı izleri ve sevginin, özlemin gücünü vurguluyor. Baba, sevdiklerini her zaman kalbinde taşıyarak ve anılarına saygı göstererek yaşamını sürdürüyor.